NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
النُّفَيْلِيُّ
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ
بْنُ
سَلَمَةَ
عَنْ
مُحَمَّدِ بْنِ
إِسْحَقَ
عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ عَمْرِو
بْنِ عَطَاءٍ
عَنْ مَالِكِ
بْنِ أَوْسِ
بْنِ الْحَدَثَانِ
قَالَ ذَكَرَ
عُمَرُ بْنُ
الْخَطَّابِ
يَوْمًا
الْفَيْءَ
فَقَالَ مَا
أَنَا
بِأَحَقَّ
بِهَذَا الْفَيْءِ
مِنْكُمْ
وَمَا أَحَدٌ
مِنَّا بِأَحَقَّ
بِهِ مِنْ
أَحَدٍ
إِلَّا
أَنَّا عَلَى
مَنَازِلِنَا
مِنْ كِتَابِ
اللَّهِ عَزَّ
وَجَلَّ
وَقَسْمِ
رَسُولِ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَالرَّجُلُ
وَقِدَمُهُ وَالرَّجُلُ
وَبَلَاؤُهُ
وَالرَّجُلُ
وَعِيَالُهُ
وَالرَّجُلُ
وَحَاجَتُهُ
Malik b. Evs. b.
el-Hedesan'dan demiştir ki:
Ömer b. Hattâb bir gün
(düşmandan harpsiz olarak alınan) ganimet(ler)den bahsederek dedi ki:
"Ben şu ganimet'e
hiç birinizden daha müstehak değilim. Biz'den hiçbir kimse de buna diğer bir
kimseden daha müstehak değildir. Ancak bizim (bu ganimetleri alma hususunda)
Aziz ve Celil olan Allah'ın Kitabı ve Rasûlünün taksimince (belirlenmiş olan)
bir yerimiz vardır. (Buna göre) kişi(ye ganimetten pay verilirken
İslâmiyetteki) kıdemi, savaşlarda gösterdiği kahramanlıkları ve ihtiyacı
(gözönünde bulundurulur).
İzah:
Düşmandan ele geçen
ganimetlerin taksiminde kimlerin hissesine ne kadar ganimet düşeceği, Kur an-ı
Kerim de belirlenmiş ve Hz. Nebiin tatbikatıyla bu husus açıklığa kavuşmuştur.
Harpsiz olarak ele geçen
ganimetlerin hangi esaslara göre paylaştırılacağını açıklayan âyet-i kerimeler
şu mealdedirler:
1. "Muhacirlerden
ve ensardan (İslama girmekte) ilk öne geçenler ile bunlara güzelce tabi
olanlar... Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da O'-ndan razı olmuşlardır.
(Allah) onlara, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler
hazırlamıştır. İşte büyük kurtuluş budur."[Tevbe 100]
2. (Bir de o mallar)
"göç eden fakirlere aittir ki (onlar) yurtlarından ve mallarından
(sürülüp) çıkarılmışlardır. Allah'ın lütuf ve rızâsını ararlar; Allah'a ve
Rasûlüne (canlarıyla, mallarıyle) yardım ederler. İşte doğru olanlar
onlardır.”[Haşr 8]
3. "Ve onlardan
önce o yurda (Medine'ye) yerleşen, imana sarılanlar (yani daha önce yurt edinen
Ensar veya ilk önce hicret edip Medine'ye yerleşen müslümanlar) kendilerine
göç edip gelenleri severler ve onlara verilen (ganimetlerden ötürü
göğüslerinde bir ihtiyaç (eğilimi) duymazlar. Kendilerinin ihtiyaçları olsa
dahi (göç eden yoksul kardeşlerini) öz canlarına tercih ederler, kim nefsinin
cimriliğinden korunursa işte onlar umduklarına erenlerdir."[Haşr 9]
4. Onlardan sonra
gelenler der ki: "Rabbi'miz, bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi
bağışla, kalblerimizde inananlara karşı bir kin bırakma! Rabbimiz sen çok
şefkatli, çok merhametlisin"[Haşr 10]
İşte bu âyet-i
kerimelerde, muhacirlerden hicret etmekte ensardan da muhacirlere yardım
etmekte ön sırayı alanlar, kıbleteyne namaz kılanlar, Be-dir'de ve
Huo'eybiye'de rıdvân biatında bulunanlar övülmekte [Yazır Muhammet Hamdi, Hak
dini Kur'ân dili tefsîri IV-2606-2607.] ve Hz. Peygamberin, harpsiz olarak ele
geçen ganimetlerin taksiminde de bu kimselerle ihtiyacı fazla olan kimselere
daha fazla pay verdiği görülmektedir.
Bütün bunlar gösteriyor
ki, harpsiz olarak ele geçen ganimetlerin paylaştırılmasında devlet reisinin
herhangi bir özel tasarruf hakkı yoktur. Bu malların taksiminde Hz. Nebiin
tatbikatına uymak zorundadır.